Oyun bize iyi gelecek!

Salgının hepimizi evlerimize kapattığı ilk günden bu yana Oyun Okulu öğrencileri online buluşmalarla oyuna devam etti. Artık önceliğimiz Oyun Okulu müfredatını yürütmek değil, bu belirsizlikler ve dolayısıyla endişe ile dolu süreçte beraber olmak, hislerimizin bilincinde olmak, birbirimize destek olarak neşeyle ilerlemekti. Viola Spolin oyunları ve yönlendirmeleriyle bizim adeta terapistimiz oldu. Hepimiz hafifledik, güldük, eğlendik, rahatladık ve yeni beceriler geliştirdik. En önemlisi de sanatsal yaratıcılığa, oyun oynamaya ve beraber olmaya ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu bu defa daha derinden anladık.

Birbirini gör, birbirini duy, takip edeni takip et!
Boşlukta bir yürüyüşe çık ve ayaklarını hisset!
Şimdi boşluğu dönüştür!

Doğaçlamanın temelinde yatan dönüşüm, bizler için farklı bir anlama büründü.  Bu süreçte eğitmen olarak Spolin’in doğaçlama metodunu farklı bir düzleme, yeni bir oyun alanına taşımış oldum. Şimdi havaların soğumaya başlamasıyla çocuklar ve gençler için online atölyelere başlıyoruz. Haftada bir, dünyanın dört bir yanından katılımcılarla beraberce farkındalık, yaratıcılık, tiyatro, duyular, dil-iletişim becerileri ve daha birçok konuda oyunlar oynayacağız. Spolin bize iyi gelecek. Oyuna siz de katılın!

— Ege Maltepe

Online atölyelerle ile ilgili ayrıntılı bilgi ve kayıt formu için tıklayın.

2019 Oyun Ajandası!

Yeni yıl Oyun Okulu’nun 1. Kur ekibin ilk sertifikalarını almalarıyla başladı. Bizi kahkahalar, derin düşünceler ve değerli farkındalıklara ulaştıran 72 saatlik süreç sonunda hepimizin ortak hissi Viola Spolin’in hocası Neva Boyd’a katılmak oldu;

Oyun mutluluktur.

Oyun Okulu yolculuğunda ilk etabı sonlandıran ekipteki herkesi tebrik ediyoruz, ve Şubat ayını iple çekmeye başlıyoruz!

2019 bizim için dolu dolu bir yıl olacak.

İşte 2019 Oyun Ajandası:


6 Şubat’ta Oyun Okulu 1. Kur sınıfı açılıyor! 2020 sonuna kadar başka bir sınıf açılmayacak. Duyduk duymadık demeyin!

Ayrıntılı bilgi ve kayıt başvuru bu sayfada.


9 Şubat’tan itibaren her Cumartesi Çocuklar için Doğaçlama Tiyatro programı 7-10 yaş için başlıyor! Spolin doğaçlamasını oyunun uzmanları ile çalışacağımız bu program için çok ama çok heyecanlıyız.

Ayrıntılı bilgi ve kayıt başvuru bu sayfada.


Etkinlik alanımız BACH CAFE‘de her Pazar Geveze Piyanist ile müzik ve hayatı buluşturuyoruz. Felsefe Pazarı‘nda ise kafaları çalıştırıyoruz. Etkinliklere mutlaka göz atıp, rezervasyon yapın.

Ayrıntılı bilgi bu sayfada.


31 Ocak’ta Ege Maltepe‘nin yazıp yönettiği piyanist Emir Gamsız ile müzik ve tiyatroyu birleştiren ortak proje, SCHUBERT İLE KONUŞURKEN Türkiye prömiyeri yapıyor. Teatral konser formatındaki gösteri Şubat ve Mart aylarında Cumartesi akşamları Bach Cafe’de olacak.

Ayrıntılı bilgi bu sayfada.


Maltepe ve Gamsız’ın kurduğu düşünce ve kültür gazetesi Gazete Kültür yayında. Kültüre dair her alanda yazılar yayınlanacak olan bu online gazeteyi takibe alın.

Gazete Kültür burada! 


 

Onaylanma Kaygısını Bırak, Potansiyelini Keşfet!

Viola Spolin sahnedeki oyuncunun kendini özgür hissetmesi gerektiğine inandı. Geleneksel çocuk oyunları ve oyun oynama psikolojisine dayandırdığı metodu yaratıcı süreç içinde onaylanma kaygısından arınabilen oyuncular yetiştirdi. Spolin doğaçlaması kişinin onaylanma kaygısından uzaklaşarak potansiyelini bütünüyle kullanabilmesini ve deneyimleyerek öğrenmesini amaçlar.

Çok azımız kendimizle direkt bir iletişim kurabiliriz. Çevreyle basitçe ilişki kurmaya çalışırken aramıza kabul edilmiş otoriteden iyi yorumlar alma ihtiyacı girer. Ya onaylanmama korkusu duyarız ya da dışardan gelen yorumu sorgulamadan kabul ederiz. Onaylanma/Onaylanmama kaygısının emek ve sosyal pozisyonun ve hatta çoğu zaman sevginin de yerini alarak ana düzenleyici olduğu bir kültürde kişisel özgürlüklerimiz yok olur. – Viola Spolin 

Mike Nichols, Alan Alda, Rob Reiner, Elaine May ve Alan Arkin gibi ünlü isimler ve daha birçokları Spolin ile çalıştıktan sonra potansiyellerini özgürce keşfederek kariyerlerine aktörlük dışında yazarlık ve yönetmenliği de ekledi. Viola Spolin’in tekniği oyunculuğun yanı sıra, eğitim felsefesinden psikolojiye geniş bir alanı etkiledi.

 

Spolin’in kitabı kutsal kitap gibidir. – Rob Reiner (Improvisation for the Theater hakkında)


Doğaçlamanın annesi Viola Spolin’in metodunu Mike Nichols’ın öğrencisi Ege Maltepe ile derinlemesine inceleyip deneyimleyeceğimiz OYUN OKULU’na kayıtlar devam ediyor. Kafanızın içinden çıkıp kendinizi boşluğa bırakmaya hazır mısınız? 
Kayıt başvuru formu için tıklayın.


Spolin Doğaçlaması ile Liderlik ve İletişim

Doğaçlama sanılanın aksine kafandan komik bir şeyler uydurmak demek değildir. Doğaçlama partnerin ya da partnerlerin ile ya da tek başınayken o anda kalarak her şeye hazır olmak, çevrende olup bitenle direkt ilişki kurarak hareket etme halidir. ‘Zeki’ ya da ‘komik’ olmak gibi etiketlerin peşinde koşmaksızın, egonu bir kenara bırakarak kendini akışa bırakmaktır. Çevreyle direkt ilişki ise üç boyutta gerçekleşir; fiziksel, entelektüel ve sezgisel. Doğaçlamanın Amerikalı annesi Viola Spolin’in tekniği bize şu anda olmak, spontanlık, ekip çalışması, yaratıcılık, sezgisel farkındalık gibi konuları, üzerinde pratik yapılabilir hale getirerek onları deneyimlememizi, hem sahne hem de günlük hayatımıza katmayı amaçlar.

Vizyonum, sezgilerin erişilebilir olduğu bir dünya! – Viola Spolin

İşte Spolin Doğaçlamasının başlıca prensipleri;

Gör ve Görül

Oyun/Çalışma arkadaşlarına bakman yetmez onları görmeye çalış. Senin onları görmen demek onların da seni görmesine izin vermen demek.

Ekipteki rolün ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun, orada olmanın bir nedeni var. Sahne fotoğrafının, ekibin, toplantının, iş hayatının bir parçası ol. Tıpkı bir rönesans tablosu gibi her küçük ayrıntı birbirini desteklediği için oradadır. Görünür olmak kadar birbirini görmek de resmin bütününü anlamlı kılar.

Etiketsiz Gör

Şimdi de oyun/ekip arkadaşlarını etiketlendirmeden gör. Belki de rütbe, makam ve sıfatlar sadece birer etiketten ibaret. Gereksiz etiketleri kaldırdığında daha rahat ve kendin gibi iletişim kurduğunu göreceksin.

Evet de! Evet ve…

İyi liderler ve ekip elemanları sınırlar arasında rahatlıkla geçiş yaparak odadaki tüm fikirlere ve perspektiflere ilgi ve heyecan duyarak yaratıcılığı, fikir paylaşımını dolayısıyla inovasyonu körükler. Olasılıklara kapı açar. Doğaçlamanın en mühim kuralı partnerinin sana sunduğu öneriye Evet demek ve sonra kendinden bir parça ekleyerek yoktan bir öyküyü var etmektir.

Hazırlıksız olmaya hazır ol!

Doğaçlama oyuncuları en ufak fırsatta bir araya gelir ve oyunlar oynarlar. Yaratıcı deneyimin içine tekrar tekrar girmek oyuncuyu hazırlıksız olmaya hazırlar. Atölye çalışmaları ya da grup provalarında edinilen deneyimler ancak alışkanlığa dönüştüğü zaman günlük hayatın bir parçası olan davranışları ve hayata bakışı değiştirir. Tıpkı spor salonuna gitmek gibi açık iletişim kasları bulunan her fırsatta geliştirilmelidir.

Partnerini mükemmelleştir

İyi oyuncular sahnede kendini iyi göstermeye çalışmak yerine partnerini mükemmelleştirmekle meşgul olur. Çünkü bu onların oyunlarına pozitif etkilerle geri dönecektir. İyi yöneticiler kendilerini yüceltmektense beraber çalıştıkları kişileri, ortamı, yarattıkları ürünü mükemmelleştirmekle meşguldürler.

Birbirini destekleyen yapıcı davranışlar aranıyor! Küçümseyen bakışlara yer yoktur.

Anlatma, göster!

Amerikalıların ünlü deyimi; Bir resim bin kelimeye bedeldir der. Bazen kendini ortaya atıp bir örnek teşkil etmek bin kelimeye bedeldir. Çoğu zaman harekete geçerek atılan fiziksel adımlar yapılan yorumlardan daha etkilidir. Yaptığınız işe inanç fiziksel varlığınızla hissedildiğinde bulaşıcı olacaktır.

Spesifik olmak (Belirlilik) senin dostun

Usta doğaçlamacı, Oscarlı yönetmen Mike Nichols New York’taki derslerimizde izlediği birçok sahnenin sonunda tek bir cümleyi tekrarlardı; Spesifiklik dostunuz, genellemeler düşmanınızdır. Kurduğunuz iletişimde detaylara özen gösterdiğiniz kadar, açıklığınıza, ifade ve tonunuza da özen gösterin. Doğru bir iletişimle anlattıklarınız ortak bir anlaşma yaratarak çalışma ortamınıza uyum ve verim kazandıracaktır.

Kafanın içinden çık ve kendini boşluğa bırak!

Tüm bu prensipler siz kafanızın içinden çıkıp kendinizi boşluğa bırakmadığınız sürece tamamlanamaz. Boşlukta olmak işiniz/odağınızla hem entellektüel, hem fiziksel hem de sezgisel olarak ilişkiye girip tüm olasılıklara cesurca kapılarınızı açmak demektir. Bu riskli görünen boş alanda yukarıda sıraladığımız her madde kritik bir rol oynar ve size destek olur. Bazen yaratıcılık için kafanızın içine boşluk koymanız gerekir. Bilinenden (Ya da bilindiği sanılandan) uzaklaşıp geniş çevreyi algılamak size taze bir nefes aldıracaktır. Bu doğaçlamanın olmazsa olmazı spontanlığı ortama taşıyacak.

 Spolin doğaçlamasıyla, egzersiz ve oyunlardaki meseleleri grupça çözerken bir yaratım süreci içine gireriz. Bu süreç bize yukarıda sıralanan prensipleri deneyimleyerek öğrenme fırsatı sunar. Spolin’e göre herkes deneyimle ve deneyerek öğrenir, ve asıl yetenek sanılanın aksine bazı kişilerde olup bazılarında olmayan bir sırda değil, deneyimlemeye açık olmakta yatar. Bu bakışla hayatımız ve kariyerimiz bir ilerleme ve yaratma sürecidir. Spolin’in neşeli ve eğlenceli pratik oyunları, herkesi oyuna dahil eden demokratik dili, otoriteyi ortadan kaldıran çalışma yapısı korku ve çekinceleri bir kenara bırakıp kendini oyuna atarak farkında olmadan bir öğrenme yaratır.

Oyuna siz de katılın!

 

Spolin Doğaçlaması – İletişim Atölyesi

New York’ta yaşayan tiyatro sanatçısı ve eğitmen Ege Maltepe Haziran ayındaki Spolin Atölyeleri’ne bir yenisini ekliyor.

ege maltepe“Spolin Doğaçlama Tekniği özünde kişinin kendi potansiyelini keşfetmesi ve yaratıcı ifade üzerine kurulu. Bu sebeple hem Türkiye hem de New York’taki eğitimlerimize oyuncuların yanı sıra eğitmenler, terapistler, ve kişisel ifade üzerine yoğunlaşmak isteyenler de katıldı. Bu defa oyunculuk atölyelerinden ayrı olarak tekniğin tam da bu kısmına yoğunlaştığımız bir eğitim açmaya karar verdik.” diyor Ege Maltepe.

Deneyimle ve deneyerek öğreniriz ve kimse kimseye bir şey öğretmez – Viola Spolin

Viola Spolin
Northwestern University – Viola Spolin Exhibit 2013

Spolin’in oyun ve egzersizleri grup ortamı içinde aksiyon, reaksiyon, ilişki, spontanlık ve yaratıcılığı tetiklemek üzere tasarlanmıştır. Bu sistem, öğrenme sürecini size anlatılan dersi kafanızda tutmak veya ezberlemeye çalışmak yerine, birinci elden deneyimleyerek öğrenebilmenizi sağlar.

Oyun oynama ruhu üzerine kurulan teknik, Amerikan tiyatro ve sinemasında çığır açtıktan sonra tüm dünyaya yayılmış, oyunculuk okullarından, sezgisel eğitim merkezlerine, yaratıcı dramadan psiko dramaya kadar geniş bir alanı etkilemiştir. Ege Maltepe New York’taki tiyatro çalışmalarının yanı sıra Spolin eğitimlerini hem oyunculara hem de Bank of America gibi kurumların çalışanlarına veriyor.

spolin2
Viola Spolin

Spolin kültürel ve ailevi otoritenin çoğu zaman onaylanma/onaylanmama sendromuyla insanları kontrol ettiğine, ve bu durumun bireyin deneyimleme kapasitesini sınırladığına inanıyordu. Buna karşı değerlendirme metodlarını tüm grubu yargısız bir sürecin içine dahil ederek öğrencilerin kendi kendilerine öğrenmelerini sağlayacak biçimde tasarladı. Spolin öğretme metodunun çok söz gerektirmeyen, otoriter ve psikolojik olmayan bir metod olduğunu söyledi.

18-19 Haziran’daki atölye çalışması kurumsal dünya çalışanları ve eğitmenler dahil olmak üzere doğaçlamanın annesi Spolin’in tekniğinin bu yönüyle ilgilenen herkese açık.

10 saatlik Spolin İletişim Atölyesi’nde şu konular üzerine yoğunlaşacagız;

  • Karşındakini dinle
  • Egonu bir kenara bırak
  • Oyun arkadaşlarını gör; onlara bakman yetmez, onları görmeye çalış
  • Partnerinle uyum içinde çalış
  • İzin ver, ‘Evet’ de ve güven
  • Geçmiş ya da gelecekte değil, şu anın içinde ol
  • Yalnızca zihnini değil, tüm kapasiteni kullan
  • Hızlı karar ver ve hemen harekete geç
  • Spontane ol
  • Birşeyler hissetmekten çok, birşeyleri gerçekleştirmeye çalış
  • Belirsizlikler içinde rahat ol
  • Tutkuyla çalış
  • Ekibinle bir ol
  • Hazırlıksız olmaya hazır ol
  • Risk al

18-19 Haziran 2016 ; 12:30 – 17:30

Oya Bale Okulu; Ulus Şubesi

Ücret; 600 TL

İletişim: caglar@spolinist.com (Çağlar hanım)

testimonials

 

Onaylanma/Onaylanmama Kaygısı

”Oynamaya başlamanın ilk adımı bunu yapacak kişisel özgürlüğü hissetmektir. Oynamaya (deneyimlemeye) başlamadan bunu yapmak için kendimizi özgür hissetmeliyiz. Çevremizdeki dünyanın bir parçası olmak, ve bu dünyayı ona dokunarak, onu görerek, hissederek, tadarak ve koklayarak gerçek kılmak gereklidir. Aradığımız şey çevre ile direkt ilişki kurabilmektir. Çevre araştırılmalı, soruşturulmalı, kabul ya da reddedilmelidir. Bu deneyimlemeye bizi götüren kişisel özgürlük bize kişisel farkındalığının ve kendini ifadenin kapısını açar. Kendi kimliğimize ve kendimizi ifade etmeye duyduğumuz açlık hepimiz için temel olmakla beraber tiyatro deneyimi için de bir gereksinimdir.

Çok azımız kendimizle böyle direkt bir iletişim kurabiliriz. Çevreyle basitçe ilişki kurmaya çalışırken aramıza kabul edilmiş otoriteden iyi yorumlar alma ihtiyacı girer. Ya onaylanmama korkusu duyarız ya da dışardan gelen yorumu sorgulamadan kabul ederiz. Onaylanma/Onaylanmama kaygısının emek ve sosyal pozisyonun ve hatta çoğu zaman sevginin de yerini alarak ana düzenleyici olduğu bir kültürde kişisel özgürlüklerimiz yok olur.

Kendimizi başkalarının kapris ve isteklerine bırakarak üretken olamadan her gün sevilme isteği ve reddedilme korkusu ile salınır dururuz. Doğduğumuz günden itibaren “iyi” veya “kötü” olarak sınıflandırılmış bir şekilde (iyi bir bebek çok ağlamaz gibi) onaylanma/onaylanmama kaygısının ince ince tehditiyle o kadar haşır neşir oluruz ki yaratıcılığımız paralize olur. Başkalarının gözleriyle görüp, başkalarının burnuyla koku almaya başlarız.

Başkalarının bize nerede olduğumuzu, kim olduğumuzu ve neler olduğunu söylemesini bekleme durumu bizi kişisel deneyimden alıkoyar. Bir problemle organik olarak ilişki kurma kabiliyetimizi kaybeder, tüm potansiyelimizi kullanmak yerine kopuk bir biçimde bir bütün halinde değil, kendimizin parçaları ile hareket ederiz. Kendimizdeki cevherin (töz) farkına varamayız ve başkalarının gözleri ile yaşamı sürdürmeye çalışırken kişisel kimliğimiz silinir, bedenlerimiz biçimsizleşir, doğal zarafetimiz kaybolur ve öğrenme süreci sekteye uğrar. Hem birey hem de sanat formu çarpıklaşır, yoksunlaşır ve derinlemesine anlayış ve basireti kaybetmiş oluruz.

Birçoğumuz kendimizi bu ataktan kurtarmak için güçlü kaleler inşa ederiz ve kendi içimize çekiliriz ya da ileri gidebilmek için her defasında savaşırız. Bazılarımız Onaylanma/Onaylanmama durumu ile savaşmak adına egosantrik bir ruh hali ve teşhircilik geliştirir bazılarımız ise bu savaştan yılar ve uyum sağlar. Bazılarımız ise peri masalındaki Elsa gibi”’ sonsuza dek pencereleri tıklatıp ‘Kimim ben?’ diye sorar dururuz. Tüm bu durumlarda çevre ile ilişki zarar görmüştür. Kendini keşfetme ve benzeri keşifsel girişimler körelmiştir.  ‘iyi’ olmaya çalışmak ya da ‘kötü’ olmamaya çalışmak ya da ‘iyi’ olmak imkansız olduğundan hep ‘kötü’ olmaya çalışmak otorite figürlerinden onay alma kaygısı ile yaşayanlar için bir hayat biçimine dönüşür. Ve araştırma, sorunları direkt yollarla çözmeye çalışma önem sırasında ikincil olur.”

Viola Spolin’in ‘Improvisation For The Theater’ isimli kitabından Ege Maltepe tarafından çevrilmiştir.